Wednesday, July 27, 2016

Cennette çocuk sevmek

Sen cennete uçtun gittin bitanem
Bize bu çirkin dünyada yaşamak düştü
Ve kolay yoldan kazandın bu imtihanı
Bize hasret, sabır, dayanmak düştü

Dünya adaletsiz, acı, geçici ve değersizdi
Bize bunları sen gidince anlamak düştü
Sen asıl hayatı yaşamaya erken başladın
Bize seni takip ve peşin sıra gitmek düştü

Biz seni yetiştirecek ve eğitecektik
Kızımız tarafından eğitilmek bize düştü
Özlemimiz, gözyaşımız, duamız boşa değil
Cennette çocuk sevmek inşallah bize düştü

-Sermest

Monday, July 4, 2016

Aslanıma

Emin'im, ablasının bitanesi, aslanım
Daha üç yaşına girmeden
Üç küçük lafınla, hiç bilmeden
Üç defa parçaladın kalbimizi
Not düşeyim, sana onu diyeyim

İlki, ablanın cennete uçtuğu gün
O akşam, annenin elinden tutup
Evdeki odaların hepsini dolaştırıp
"Abla yok, abla yok" dedin
Bizde zaten konuşmaya hal yoktu

İkincisi, neden sonra, altı ay kadar sonra
"Ama abla gelmiyor ki" dedin
Neye uğradığımızı şaşırdık, ancak
"Oğlum, Dila ablan cennette" dedik

Üçüncüsü, bundan bir altı ay kadar sonra
"Ablayı cennetten alalım" dedin
Ne diyelim? "Ablayı alamayız oğlum
Ama inşallah biz yanına gidelim" dedik

Oğlum, aslanım
O küçücük halinle
Tam anlayıp ifade edemesen de
Sen de çok özledin Dila'mızı
Sen de çok şey kaybettin
Sen de yarım kaldın
Seni çok seven, koruyan, kollayan
Melek gibi--içi dışı güzel--ablanı kaybettin

Kıyamayız biz sana
Ama inan ki
Rabbim de kıyamaz sana
O kalp parçalayan üç küçük lafının hatırına
Buluşturacak ablanla seni--ve bizi
İnşallah, ihsan ve Kerem'iyle
O zaman diyeceğiz
Bak ablan burada
Cennette güzel bir köşk hazırlamış sana

-Sermest